Sanitarium – PC Oyunu

Ozan Aydemir Köşe Yazıları

Ozan Aydemir Köşe Yazısı – Hardware Plus Dergisi

Gerçek mi Değil mi?

1998 yılıydı, tek isteğim otomobilimle biraz dışarı çıkıp kendimi düşüncelere bırakmaktı.  Arabama bindiğimde gök gürültüsü inlemeye, çoktan başlamıştı. Yol kaygandı ama umurumda mı, refleks olarak gaza basıyordum.  Zeminin kayganlığını ancak direksiyon kontrolünü kaybedince anladım ama çok geçti…

“Kaldırın kı..nızı, yürüyün, işler kötüleşecek”… Sesler, çığlıklar kafamda inliyordu. Gözlerimi açtığımda inanamadım. Neredeydim ben, kazadan sağ mı kurtulamadım, yoksa hayal miydi kaza… Burası neresi? Üstümdeki mavi elbiseler kafamdaki sargılar… Kafamdaki sargıları çıkarmaya korkuyordum. Çünkü ne ile karşılaşacağımı bilmiyordum.

Burası bir akıl hastanesiydi, inanamıyorum yoksa ben bir deli miydim ve araba kazası her zamanki gördüğüm kabuslardan biri miydi. Kafasını duvara vuranlar, anlamsızca hareket edenler, kasvet dolu bir bina… Buradan çıkmam lazım yoksa gerçekten delireceğim.

Tam olarak ne yapmam gerektiğini bilmeden buradan çıkabilmek için herkesle konuşmaya bir çıkış aramaya başladım. Konuştuklarım saçmalıyordu anlayamıyordum.  Bir şekilde bu korkunç yerden çıkarak garip bir kasabaya geldim, çocuklar ellerinde boyalar, yerleri boyuyor, salıncakta sallanıyor, ip atlıyordu, ama hepsi de ucube gibiydi. Onlarla konuştukça bazı halüsinasyonlar görmeye başladım, içinde küçük bir kız vardı ama o kimdi, adım neydi onu bile hatırlayamıyordum.  Ta ki gördüğüm halüsinasyonlarda bir kadın bana “MAX” diye seslenene kadar… Çocuklar bana “Anne’yi bulmalısın” dedikçe beynimde bitmek bilmeyen sorular artmaya başladı. Anne dedikleri ise korkunç sesi ile bana ilahi sözler söyleyen bir ağaçtı ya da bir yaratık adını koyamıyordum.

Tüm bu sorulara cevap bulmak, bunun bir rüya mı gerçek mi olduğunu anlamak için dolaşmaya devam ettim. Belki de ölmüştüm ve Araf’ta kalmıştım. Akıl hastanesine geri döndüğümde küçük bir çeşmeye bakarken halüsinasyonlar gene seslendi bana “Kız Kardeşimi görmek istiyorum”.  Benim bir kız kardeşim mi vardı? “Sera seni görmek istiyor” dedi bana adımı da söyleyen kadın. Koşarak kız kardeşimin yanına gittim. Sanki geçmişimde dolaşıyor gibi ikimizde küçüktük. Kız kardeşim Sera “Ben sanırım sirke gidemeyecek kadar hastayım, bana oyuncağımı getir misin” dedi. Ama bulamadım… O da bir daha kıpırdayamadı.

Gün bitmedikçe bu deli maceram uzamaya başladı, garip bir sirk, sihirli çalışanları, ıssız bir mağara ve maden, madenin içinde eski evim, ucubelerle dolu bir laboratuvar, tek gözlü, 4 kollu yaratıkların olduğu yaşayan bir delik… Buralar mı gerçeğin ta kendisiydi yoksa halüsinasyon dediklerim mi?

Oyun oynamak; Bazen sizi o kadar etkiler ki, yıllar öncesini dahi gözünüzden film şeridi geçercesine hatırlarsınız. Oyun oynamak film seyretmeye, kitap okumaya benzer, alır sizi başka bir dünyaya, orada yaşatır, büyütür, bazen orada son buldurur hayata. Oyun olduğu için orada kalır ama tadı ise hep zihninizde…

1998 yılında Dreamworks’ün geliştirmiş olduğu Sanitarium’da böyle bir oyun. Bence ve bir çok kişi olmak üzere gelmiş geçmiş en iyi hikaye kurgusuna sahip point&click tarzında bir adventure oyunu. Oyunun yaşı olmaz, oyuncunun yaşı olmaz, offline ya da online, eski ya da yeni fark etmez. Bu oyunu bir kere de olsa mutlaka oynayın, mutlaka hayatınızda küçük bir parça da olsa oyuna yer açın. Bakın ne hikayeler göreceksiniz, bakın neler hissedeceksiniz…

Ozan Aydemir Köşe Yazısı – Hardware Plus Dergisi